10 Haziran 2011 Cuma

iki küçük an...

yazının başlığını her ne kadar anlatım bozukluğu içerse de "iki küçük an" koydum, çünkü anlatmak istediklerim gerçekten o kadar küçük zaman birimleri ki "iki an" bile uzun kalıyor

Dün gece Ela'yla uyumak üzere bizim yatağa gittik. Kuzu kendini keyifle attı yatağa, beni bekledi sabırla. Yanına yattım, hedefe kitlendi ve emmeye başladı. Sonra bir an memeden ayrıldı bana bakıp, tersine döndü ve kendi kendine "pşş pşş" demeye başladı. Kuzum; o ne güzel bakıştı, "şimdi ben sırtımı dönüyorum, sen bana sarıl tamam mı" dedi (yani bence) ben de dediğini yaptım. Kuzu o bakışıyla eritti beni...

Bugün bir şekilde tüm günü evde geçirdim. Eloş şaşkın ama çok mutluydu. Teyzesiyle parka gidip geldiler. Eve gelince kızımı karşıladım. Salonda koltukta oturuyordum. Ela da yanımda. Eğilip bacağımı öpmez mi. Off, nasıl bir şey bu, nasıl kuvveli bir duygu. Bir öpücük, hem de öpmeyi yeni öğrenen Ela'nın, kendiliğinden bacağıma kondurduğu, acemi ama dünyanın en güzel öpücüğü. Çok teşekkür ederim Eloşum sana, bana bunları yaşattığın için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder