12 Ekim 2018 Cuma

Ey Özgürlük!

Artık özgürüz.
Nil Asya da,
ben de....

Ağustos'ta 2 yaşını bitirdi minik kuzumuz. Meme bırakma dönemi geldi. Nasıl yapsak soruları uzun süredir dolaşıyordu aklımda. Ben emzirmeyi seven bir anne oldum hep. Çok bıktığım, yorulduğum, acı çektiğim dönemler oldu ama hep sevdim. Özellikle Nil Asya'da mastitlerden çok çektim. Henüz doğumun 10.günüydü, ilk ateşli mastit gelip sezonu açtığında. Ve herhalde 15 aylık dönemde 8-10 kez çok acılı zamanlar yaşadım. Bunların 3 tanesi gerçekten çok yüksek ateş ve büyük can acısıyla geçti. Çok şükür yaklaşık son 1 yıla yakın zamandır rahattık.

Ela'da ve Alya'da birbiriyle zıt iki deneyim yaşamıştım. Ela'da çok zor bir ayrılık olmuştu. Gündüzleri idare etmiştik ama geceleri memeyle uykuya dalmaya alışmıştı, memesiz dalmayı öğrenmesi ve kesintisiz uykuya geçmesi zaman almıştı. Alya'da ise Ela'da yaşayacaklarımı düşünüp çok korkmuş ve bu sefer sürpriz bir şekilde hiç de zor gitmemişti. Çok çok şaşırdığımı hatırlıyorum.

Ne Ela'da, ne Alya'da müthiş bir bıkmışlık duygusu, yorgunluk vs. hissederek bırakmaya karar vermedim. Emzirmeyi hep severek bıraktım. Alya'da bırakırken bir daha emzirmeyeceğimi düşünüyor, o yüzden de biraz hassas hissediyordum ancak Alya'nın rahatlığı beni de müthiş rahatlatmıştı ve çok kolay bir geçiş yaşadık. Nil Asya'da ise bir daha emzirmeyeceği biliyordum, emindim. Bu duygu tuhaf bir ağırlık, hüzün hissettirdi bana. Mantığım bırakmam gerektiğini söylese de kalben kendimi ikna etmem zaman aldı, kendimi bir türlü hazır hissedemedim. Sanki daha önce hiç bu durumu yaşamamış gibi çok fazla şey okudum, başkalarıyla konuştum. Sonunda bu işi bu sefer tek seferde değil, aşamalı yapmaya karar verdim. Planım şuydu:
10-15 gün: gece memesiz uykuya dalmayı öğrenmesi
15-30 gün: gece uyandığında memesiz uykuya dalmayı öğrenmesi (en tırstığım kısım buydu :)
sonra: gündüzleri bıraktırmak

Sıralamayı aynen bu şekilde uyguladım ama süre çok daha kısa sürdü.
Memesiz gece uykusuna dalma: O gün içinde gece uyumadan önce meme vermeyeceğimi söylemeye başladım Nil Asya'ya. Anladı, tamam dedi. Yatma vakti geldiğinde ise istese de dalamadı. İlk gece gerçekten baya zor oldu. Kendi odasında yapamadı. Kucağımda dolaştık. Oturduk, kalktık. Biraz bebek arabası denedik. Hiçbiri kar etmedi. En son salondaki döner koltukta uyuyakaldı. Yaklaşık 2 saat sürdü ilk gece uyuması. Sonraki 3-4 gece yine zor geçti. Çok ağladı, tepki gösterdi. Kolay değildi. Bu ağlamalarda ben de çok yıprandım özellikle ilk 3-4 gece. Sakin kalabilmek, sabırlı olmak gerçekten zor. Aşamalı bırakma kararım bu zor zamanlarda beni çok rahatlattı. Sabah emzireceğimi düşünmek en büyük rahatlatıcı oldu bana. Zor bir iş yapıyordu. Üzüntüsüne ortak olmaya çalıştım. "Neden meme veymiyoysun?" sorusunu çok kez duymak hem gülümsetti, hem hüzünlendirdi beni. Her seferinde "Nil Asya büyüdü. Memede sütler bitti" dedim. "Memelere dokunabilirsin" diye de teklif ettim çok, Ela öyle rahatlıyordu. Ama Nil Asya çok net "dokunmak istemiyoyum, ben emmek istiyoyum" dedi (tabi pek sakin değildi bunu söylerken :) Ağlaması ve uykuya dalma süresi her gece azaldı. Daha çok kucağımda sakinledikten sonra yatağında uykuya daldı.
Bu aşamada bir 10 gün daha gece uyandığında meme vermeye devam ettim. Aklımda önce kendi kendine dalmasını öğretmek, bunu bir süre pekiştirmek gibi bir düşünce vardı. Sonra gece uyandığında da daha kolay dalar diye düşündüm. Bir de tabi gece uyandığında meme vermezsem neler olacağı konusu beni baya korkutuyordu. O gecelerde sağlam kalmamı sağlayacak mental hazırlık için de bu süreye ihtiyacım vardı.

Bu durum yaklaşık 1 hafta sürdü. Sonrasında kuzu kendisi dalmaya alıştı. Şu anda 3.haftanın sonundayız. Yatma hazırlığını ablaları ile yapıyor. Alya ile odalarına geçiyorlar. Ben kucağıma alıyorum. Odasının duvarlarındaki çizgi film karakterlerine iyi geceler diyoruz, Alya'ya iyi geceler diyoruz ve yatıyor yatağına. Dileğim ben odadan çıktıktan sonra kendi kendine dalması ama henüz onu yapamıyor. O uyuyana kadar yatağın kenarında oturuyorum ben de gururla :)

Bu dönemde Nilüfer Devecigil'in bir eğitimine katılma fırsatı buldum. Orada regülasyon becerisi ile ilgili konuştuk. Bu yaklaşım müthiş ikan edici oldu benim için. Hem aklıma hem de kalbime yattığı için hemen uygulayabildim. Kısaca kötü bir durumu, duyguyu yaşayıp, ondan bir süre sonra çıkabilme becerisinin çok önemli olduğu anlatıldı. Bunun için de çocukların kötü duyguları deneyimlemesinin önemli bir fırsat olduğu ve o duygudan çıkmaları sırasında onlara nasıl yardım edilebileceğimizi konuştuk. Aklını dağıtmak, bak orda şu var, bu var demek hiç haz etmediğim bir şey zaten. Çok seyrek yapardım, artık hiç yapmıyorum. Aslında hepimizin yetişkin, çocuk farketmez; ihtiyacımız olan şey anlaşılmak ve değer görmek. Ben de kızlarla yaşadığımız farklı krizlerde ama son dönemde en çok Nil Asya için bu yaklaşımı benimsedim. Onun yaşadığı zorluğu önce onun anlamasını sağlamak sonra da yanında olduğumu bilmesini istedim.

Gece uyandığında meme vermemeye başladım, neler oldu? 12 gün sonra kendimi hazır hissettim ve kuzuya bir Pazar gecesi-banyo sonrası keyif emmesini yapıyordu, müthiş huzurlu bir andı, o an bu an dedim - gece uyandığında meme vermeyeceğimi söyledim. Tamam dedi. Ama neyle karşılaşacağını o da ben de bilmiyorduk. Gece uyandı. Meme istedi. Vermeyeceğimi, sütlerin bittiğini söyledim. Çok şiddetli bir ağlaması oldu. Bekliyordum. Sadece çok üzgün olduğunu, çok kızdığını, meme emmek istediğini söyledim durdum. Onu anladığımı anlamasını istedim. O gece bir kaç kez bu krizi yaşadık.  Sabah 05:30 gibi de uyandı ve tekrar uyuyamadı. Sonraki 7 gece krizlerin süresi ve şiddeti azaldı ama devam etti. ilk 4 geceden sonra onu kucağıma almama izin vermemeye başladı. Yatağında tepiniyor, ben ona dokunursam "dokunma bana" diye bağırıyordu. Ona yine aynı şeyleri söyledim. Yani çok üzgün olduğunu, kızgın olduğunu, meme emmek istediğini. Gece ağlıyor olması, ablaları uyurken onun uyuyamıyor olması beni de çok üzdü. Sakin ve sabırlı şekilde o ağlama krizlerini geçirmemde bu düşünce bana çok yardımcı oldu. Bu aşamayı da atlatacaktık ve Nil Asya da da kendine yetebilen bir insan olacaktı. Bu düşünce bana çok faydalı oldu. 4. ve 7. gece arasında hep birer kez uyandı. Uykuya dalma süresi azaldı. Veeee 7. geceden sonra bu geceye kadar hep deliksiz uyudu. Belki dünya için küçük ama bizim için dünyalar kadar büyük bir aşama.

Gündüzleri emmeyi aslında bu aşamadan sonra kesecektim ancak bunu yapmak için daha fazla beklemeye gerek olmadığını düşünerek, o Pazar'dan sonra gündüz de meme vermedim. Kendi fiziksel rahatsızlığım 1 hafta sürdü. 1 hafta boyunca korkunç bir şişlik ve acı oldu. Ancak sağmak istemedim. O şekilde 7 günde normal insan kıvamına geldim :)

Artık öxgür bir kadınım. Emzirmeyenler kulübüne hoşgeldim.
Nil Asya da özgür bir çocuk. Özgür çocuklar kulübüne hoş geldin :)










11 Ekim 2018 Perşembe

Şubattan haberler

Yazıyı 2018 Şubat ayında yazmaya başlamışım. Bitiremediğimi düşünmüş, yayınlamamışım. Aradan 8 ay geçtikten sonra bu gece ilk kez bloğun kapısını araladım, yazı karşıma çıktı. Muhtemelen Nil Asya'yı da yazmak istemişim. Olmamış. Şimdi bu yazıyı virgülüne dokunmadan yayınlıyorum. Nil Asya'yla ilgili anlatacaklarım var. Onun için şimdi ayrı bir post yazacağım.

2017'de de 365 tane koskoca gün ve gece vardı. O gecelerin hiçbirinde yazı yazmamışım. Bu durum beni mutsuz ediyor. Mutsuzluğuma bir de suçluluk duygusu eşlik ediyor. Kızlar büyürken yazdığım bu blogla ilgili beni en çok heyecanlandıran şey bir gün büyüdüklerinde bu yazıları okuyacak olmaları.
Güzel kızlarım, bu blogta dolaşmaya başladığınızda görüyorsunuz ki yıllar geçtikçe yazabildiğim yazıların sayısı düşmüş. 2017'de tek bir yazı yazamamışım. Hayatımızdaki bu çok önemli yılla ilgili bir kayıt düşememiş olduğuma üzüldüm. Diğer taraftan bu durum 2017'nin benim için, bizim için nasıl bir yıl olduğunu da gösteriyor. Yeni hayatımıza, 5 kişilik yaşantımıza tam olarak alışmaya çalıştığımız bir dönemdi. Siz de ilerde anne olmak isteyecek misiniz, Allah kısmet edecek mi bilmiyorum ama bu yıl net olarak gördüm ki çocuk sayısı söz konusu olduğunda 1+1; 2den büyük, 1+1+1 ise 3ten çok çok büyük. Zorlandık, -yalan yok- hala zorlanıyoruz. Çok büyük yaş farklarınız yok, yani büyüdükçe beraber keyifli vakit geçireceğinizi, birbirinizle arkadaşlık da edeceğinize eminim ya da bunu umuyorum diyelim. Şu anda ise her biriniz evimizde neredeyse 3 ayrı nesli temsil ediyorsunuz. Üçünüz de kendi yaşlarınız için harika çocuklarsınız.

Elacım; artık neredeyse bir yetişkin gibisin. En çok istediğin ve ihtiyaç duyduğun şey birebir kalmak ve sohbet etmek. Benimle ya da babanla. Bu anları yaratmaya çalışıyoruz. Bazen uzun uzun konuşuyoruz ama bazen istediğin anda, istediğin derinlikte yapamıyoruz bu sohbetleri. Bu bizi de seni de üzüyor. Ama bu ara bu durum için bir çözüm buldun. Gece kardeşlerinin uykuya dalması sırasında kitap okuyorsun, onlar daldıktan sonra yanımıza geliyor. "şimdi bana kaldınız" diyorsun :) Çok tatlısın. Uykumuz müsaade ettiği sürece beraber vakit geçiriyoruz. İlkokulla beraber artık kendine ait bir dünyan, çevren var. Arkadaşlıkların senin için önemli, hayallerin var. Tenis oynuyorsun, bu ara çok isteklisin. "Daha iyi oynamak istiyorum, kendimden büyükleri de yenebilmek istiyorum" diyorsun. Bence bu harika. Yenmen, yenilmen değil mesele; o deneyimi yaşamak önemli olan. Daha iyi yapmaya çalışmak, kendinle yarışmak, muazzam bir zenginlik. Piyano öğreniyorsun. Bu konuda çok istekli değilsin. Belki bıraksan çok özlemeyeceksin. Ama müziği çok seviyorsun. Şarkı sözleri yazıyor, onları bestelemeye çalışıyorsun. O yüzden bu altyapı senin için çok önemli diye düşünüyorum. Devam etmekle ilgili bir şikayetin yok ama muhtemelen büyüdüğünde piyano çalmayacaksın. Sana yavaş geldiğini söylüyorsun. İçinde bir ritm var, ona uymadığını söylüyorsun. Tüm kalbimle anlıyorum. İçindeki ritmi en iyi yansıtabileceğin enstrümanı önümüzdeki dönemlerde bulabilmeni diliyorum.

Alyacım; benim çitlembiğim. Ablan bizim referans noktamızdı sen gelene kadar. Sen gelince pek çok konuda referanslarımız sarsıldı. Seninle net olarak öğrendim ki hepimizin doğumla getirdiğimiz bir mizacımız var. Çok güçlü, olgun ve sevgi dolusun minnoşum. Şu sıralar o dönemin biraz acısını çıkarıyor gibi olsan da  abla olduğun dönemde bize harika bir adaptasyon dönemi yaşattın. Şu anda Nil Asya'nın bana bağımlılığı sebebiyle bazen sana yetemediğimi hissediyorum. Sen de bu nedenle sanırım son aylarda birkaç kriz patlattın. Bunlar o kadar güzel alarmlar ki. "Anne, baba sizden istedeğimi alamıyorum" diyorsun bu krizlerle. Beni uyandırıyorsun. Sağol annecim. Önümüzdeki dönemlerde biraz daha farklı olmasını sağlayacağız eminim