C.tesi günü Pepee
Tiyatrosuna gittik. Pepee nasıl bir varlıksa,
zaten sürekli yanımızda. Yolda gidiyoruz, Ela bir şeyler söylüyor. “Efendim”
diyorsun, “yok sana değil, Pepee’ye söyledim” diyor. Onun anlattığı bir şeye
gülüyor. Arada Şila uğruyor. Öyle topluca yaşıyoruz :) Hikaye Ela sakin sakin tiyatronun başlamasını aşağıdaki gibi beklerken başladı.
Beklentim çok değildi ama o bile karşılanamadı.12.00’de başlaması
gereken gösteri 12:20’de başladı. 12:35’de efsane şarkı “Çişimiz tuvalete” ile
çiş molası verildi; 20 dakika. Tabi o mola 30 dakikayı da geçti. Sonrasında
yaklaşık 20 dakika daha sürdü ve olay bitiverdi. Bu girişimin arkasında ticari
bir kaygı olduğunun elbet farkındayız ama bu kadar da gözümüzün içine sokulması
üzdü beni.
Mor Balon Krizi - Giriş
Bitime doğru Ela önce
Pepee ve Şila’nın yanına gitmek istedi. Sahneye çıkamayacağımıza zor da olsa
ikna oldu. Sonra “Ben dans etmek istiyorum” dedi ve sahnenin önüne gitti. Ben
de arkasından tabi. Dans etti, eğlendi. Gösteri bittiği an yukardan sahneye bin
tane balon bıraktılar. Tüm anneler, babalar hayatlarında ilk kez balon
görüyormuşçasına sahneye fırladılar. Ben şaşkın şaşkın bakarken önüme 2 tane
balon kendiliğinden geliverdi. 2 mavi balon. Biri de birlikte geldiğimiz
Ela’nın kankası Ece için diye düşünerek aldım. İçimden de ne yalan
söyleyeyim“aman iyi ki öne gelmişim, arkada olsam bir de balon derdimiz
olacaktı” diye geçirdim. Hata yapmışım. Meğer balon derdimiz yeni başlamış.
Zira benim kızım meğer “mor balon” istiyormuş. Kuzu mızmızlanırken 9-10
yaşlarında bir kız gördüm. Elinde 3 balon, biri mor. Dedim ki “ben sana mavi
balon versem, bana mor balonu verir misin?” O da isteğimi saçma bularak ama
dert etmeyerek “olur” dedi. Ben kahraman anne pozlarında kızıma mor balonu
alırken, yanımda bir kadın bitiverdi. Elimdeki mor balona yapıştı ve “ Bunu
alabilir miyim?” dedi ben de “yok bunu ben almak zorundayım” gibi saçma bir şey
söyledim. Kadın da “niyeymiş?” dedi ve elimdeki balonu alıverdi. Mor balon
gitti. Elimde bir mavi balon kadının arkasından bakakaldım. N’apsam? Gidip
kadının elinden balonu alsam mı? Az kalmıştı yani, tutmasam kendimi kadınla mor
balon kavgası yapacağım. Yapmadım ama yapsa mıydım diye düşündüm. Bana bu
yazıyı yazdıran da bu ikilem aslında. Sonrasında güzel kuzu öyle bir mor balon
krizine girdi ki sormayın gitsin. Sağ elini yumruk yapıp, ayağıyla tepiniyor.
Etrafına başka anneler toplandı, hepsine dert anlatıyor. Kuzuyu kucağıma aldım,
öyle böyle derken sakinleştirdim. Ama çıkış kapısına gidene kadar ara ara
depreşti krizler.
Mor Balon Krizi – Gelişme
Çıkış kapısında dikkati
kapının kendisine yöneldi birden. Kapıyı kapatacakmış. Kapattı da. Buraya kadar
iyi. Ama güzel kızım “HAYIIIR, içerdekiler çıkmasın” demek, kapıyı bir daha
açmak istememek ne demek? İçerden aileler çıkmak ister, Ela’ya şirinlik
yaparlar, bizimki dudaklarını büzer. Haliyle müdahale ettim. Kuzuyu ikna edecek
vakit olmadığından kapıyı zorla açtım. İnsanlar çıktılar. Bizimki bağırıyor “çıkmasınlaaar”.
Ve olan oldu bizimkinin kuzuluğu falan kalmadı. Kapıdan en son çıkan anne ve
kızın peşinden koşup, “Çıkma dedim ben sanaaaaaa” deyip kızın mantosunun
arkasına asıldı. Zavallı kız ne olduğunu şaşırdı. Annesi de kızı korkmasın diye
uğraşıyor. “Kızım korkma, kardeş şaka yapıyor” gibi bir şey duydum, hala
gülüyorum. Ela o arada kızcağızın beresini kaptı. Tüm gücüyle tutuyor, bir
şekilde ikna etmem lazım. Dedim ki “Belki Pepee ve Şila hala içerdedir, gel gidip
birlikte bir fotoğraf çekelim”. Kuzu bunu duyunca sakinledi, gözlerinde yaşlar “tamam”
dedi, bereyi bana verdi, ben de kurbanın annesine :) Allahtan çok anlayışlı insanlardı. Sonra içeri
girdik, Pepee ve Şila’yı bulamadık ama görevli ağabeylerden birinden mor balon
istedik. O da sağ olsun bizi kırmadı, getirdi. Kriz bu şekilde çözüldü.
Mor Balon Krizi – Sonuç
Uğruna ne sıkıntılara
girdiğimiz mor balon elimizde, başladık yürümeye. Kuzu mutlu. Balon uçuyor, O
yakalamaya çalışıyor. “Kızım patlayacak, istersen elinde tut”. Yok tabi ki,
bizimki güle oynaya balonuyla gidiyor. Ama tabi balonun canı ne kadarcık,
patlayıverdi. Allah için bir krizi daha kaldıracak gücüm yok. Ne yalan
söyleyeyim korktum. Bizimki ise çok cool karşıladı. “Olsun annecim, bir şey olmaz,
önemli değil” dedi. Bu kadarmış!
Mor balonun hikayesi
böylece sona erdi…
Mor Balonun düşündürdükleri...
* Oradaki tüm anne babalar çocuklarını mutlu etmek için oradaydılar. Fakat
bunun da bir hırsa dönüştüğünü görmek beni üzüyor. Balonu elimden kapan kadının
yaptığı gibi, kendi çocuğu sahneyi görsün diye binbir çözüm düşünüp, arkadaki
çocuğu düşünmeyenlerin yaptığı gibi; kendi çocuğunu mutlu etmek için, başka bir
çocuğu mutsuz etmek açıklanabilir bir düşünce olabilir mi? Anne olduktan sonra(aslında
önce de) tek bir çocuğu yok oysa insanın. Hepsi bizim çocuğumuz. Hepsinin
mutluluğundan, hepsinin sağlığından, huzurundan sorumluyuz.
* Ela’nın bence mor balon için ağlamasında, ısrarla istemesinde bir sıkıntı
yok. İçten içe istediği net bir şey olması, bunda ısrar etmesi hoşuma gidiyor. Bunun
yanında çıkışta o kızcağıza yaptığının ve benzeri hareketlerin önüne geçmem
lazım. Ortalık durulduktan sonra konuştuk. “Yaramaz kız, kapıdan çıktı” diyor.
Ama o iş öyle değil be güzel kızım. Çok uğraştığımı itiraf etmeliyim, baya
konuştuk. Aklıma gelen tüm yollarla anlattım. Ama ortak bir anlayışa gelemedik. Nasıl anlatsam?
* Birlikte katılabileceğimiz
daha fazla aktiviteye ihtiyacımız var. İstanbul yakın ama mobilitemiz sınırlı, biraz daha araştırmam lazım.
* Ela’nın okul zamanı
gelmiştir. Acilen bir araştırma yapmam lazımdır.