20 Ekim 2011 Perşembe

bu nasıl rüya?

gecenin bir kör vaktinde huzursuzluk veren tuhaf bir rüyayla uyandım. sabah uyandığımda unutmuş olmamak için kendi kendime anlattım rüyayı. sonra Eloş uyandı. O'nunla tekrar uykuya dalmışım.
sabahtan beri birkaç kez anlattım rüyamı. sonra da yazayım istedim. neden bilmiyorum. hayır olsun inşallah

bir taksideyim, havaalanına gidecekmişim. yolun bir yerinde taksi şoförü durdu. yüzünü ekşittiğini gördüm. "abla o kulaklıklar pek olmadı" dedi. kulaklıkla müzik dinliyorum sanırım. "lütfen devam eder misiniz, havaalanına gitmem lazım" diyorum. adam bir anda arabadan
iniyor. beni de indiriyor. büyük bir binanın içi. çok geniş. önümüzde kocaman bir cam var. dışarısı görünüyor. şoför çok şişman. öyle ki giydiği t-shirt dar gelmiş, koca göbeğinin üstüne doğru sıyrılmış. şaşırıyorum, hafif endişeleniyorum ama çok az korkuyorum. "adam şişman ya, nasılsa koşamaz, ben kesin kaçarım" diyorum. adamla bir anda boğuşmaya başlıyoruz. sol bacağını tutup, sola yukarı doğru çekiyorum. adamın bacağını dizinden kırayım, o zaman nasılsa bana bir şey yapamaz diyorum ama ne mümkün. olmuyor! adamın bacağı esnedikçe esniyor. bağırmaya çalışıyorum. rüya ya, olmuyor. (rüyalarıyla ün yapmış biri olarak, o an anlamalıydım aslında rüya olduğunu :)
adamı güç bela cama doğru çekiyorum. camın metal bir açma kolu var. hesapta adamın kafasını o kola çarptıracağım, adamın kafası dağılacak, ben de kaçacağım. adam ağır, olmuyor. kafasını tutuyorum saçından ama cama ancak "pıt, pıt" diye vurdurabiliyorum. adama hiçbir şey olmuyor. İlginç bir şekilde adam çok sakin. Bana "boşuna uğraşma, gel sana birşey göstereceğim" diyor. camın önünü işaret ediyor. cam işlek bir caddeye bakıyor. camın önünde 2-3 m. boşluk var, sonrasından da taşlar. O taşlar ve cam arasında bir şeyi işaret ediyor. o görüntü koca gündür aklımdan çıkmadı. dışarda bir adam. bacaklarını kollarının arasına almış oturuyor. çıplak, zayıf ve dışarda durmaktan cildi kapkara olmuş. o şişko şoföre gözlerini ayırmadan bakıyor. çığlık çığlığa bağırıyorum. "gitsene, orada ne yapıyorsun, bak arkandan araçlar geçiyor, onlardan yardım istesene, gitsene, gidebilirsin" hiç faydası yok, gözlerini ayırmadan sanki hayranlıkla, ve korkuyla sadece adama bakıyor. soför bana dönüyor ve diyor ki "hiç uğraşma, sen de böyle olacaksın" yazmak bile kötü hissettirdi şu an. orada bir sürü kapı görüyorum. hepsini çalıyorum, açan olmuyor, merdivenleri görüyorum, koşarak çıkıyorum, karşımdaki ilk kapıyı açınca rahatlıyorum. açık ofis gibi, büyük bir devlet dairesi gibi bir yer. tamam diyorum, artık burada bana bir şey olamaz. arkama bakıyorum, adam sakince içeri giriyor ve "o da gelmişti buraya" diyor. Rüyanın sonrasında birşey olduysa hatırlamıyorum.
gece gece resmen bir psikolojik gerilim
kafamdan geçen bir yorum var tabi. şoför kimi simgeliyor, o dışarda kaçabilecekken kaçmayan adam kim vs...ama bunları yazmak istemiyorum.
hayır olsun inşallah...

1 yorum:

  1. Hayırdır insallah.. Okurken gerildim :( Annem kotu ruyayı suyu acıp ona anlatacaksın, akıp gidecek der, bir dahakine dene derim :) Bir de kafasını pıt pıt vuruyorsun ya adamın, hah iste o anı anlatır halin de benim gozumun onunde, sesin de kulaklarımda.. Kocaman sarıldım sana ve Elosa..

    YanıtlaSil