başbaşaydık evet, ama sanırım tek vücuttuk da diyebilirim. güzel kızım tüm gün onu bir türlü terketmeyen gazlarıyla uğraştı. o kadar çok ağladı ki. bir türlü uyuyamadı. kaç kez uyuttuysam, 5 -10 dak içinde çığlıkla ya da ıkınmayla uyandı. ya emiyordu, ya ağlıyordu ya da kucağımda sakinleşmiş dolaşıyorduk evin içinde. mehmet'in gelişini iple çektim. tüm isteğim ela'yı kucağına verebilmek, biraz dinlenmekti. kızım babası geldikten sonra baya sakinleşti. birlikte yemek hazırlamamıza müsade etti. ama yememize izin vermedi. aslında o verirdi de yine gaz-ı muhteremler teşrif ettiler. zavallım gece arabayla dolaşmaya çıkmak zorunda kaldık. döndükten sonra da bir fitil verdik. sonrasında ancak uykuya dalabildi. bu sabah 6da uyandıktan sonra, emzirdim tekrar uyudu, saat 9a doğru uyandı. ben de o arada kahvaltı ve uyku arasından bir seçim yapıp kahvaltıyı seçtim. her an uyanabilir endişesiyle o kadar aceleyle yapıyorum ki herşeyi kendimi farkettiğimde sandalyenin ucuna ilişmiş hızla 2 dilim ekmeği bitirmeye çalışıyordum.
çok ağladığında evde sakinleştirmenin sadece 2 yolu oluyor. ya emzirmek ya da nil karaibrahimgil dinletmek. nil olayını çözemedik. ne kadar ağlıyor olursa olsun, pırlanta şarkısında bir anda susuyor, sakinleşiyor. kızım inşallah o kadar hiç ağlamasın ama mutlaka o sakinleşme anını kameraya kaydetmek istiyorum.
bugüne kadar hiç tüm gün yalnız kalmamıştım kızımla. öğleden sonra babaannemiz geliyordu. elbete çok önemli oluyor bu yardım. en azından birinin daha kucağında taşıması. o sırada senin yemek yiyebilmen, ya da tuvalete gidebilmen. dün alelacele tuvalete gitmeye çalışırken düşündüm de hayatımda hiç yaşamadığım telaşlar, sıkıntılar, tedirginlikler yaşamaya başladım. tüm bunlar şimdiye kadar yaşanmamış o mutluluğu yaşamak için. anne olmak sanırım en çok emek vermek demek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder