29 Mayıs 2010 Cumartesi

Bir ayrılık hikayesi

Cuma günü anladım. Biz ayrıldık. Aynı toplantıdaydık, yan yana oturduk, sanki sadece tanışıyorduk. Konuştuk gibi. Birbirimize, içimize dokunmadan. Gözlerimize bak(a)madan. Ayrılığımız alıştıra alıştıra oldu, fazla acı çekmedik -sanırım-. Ayrılık sürecimiz yaklaşık 2 yıl sürdü. Önce şaşkındım, sonra kızgın ama en çok kırgın. Buna rağmen çabaladım. Hemen bırakmadım O'nu. O da çabaladı, gördüm. Ama olmadı. İnsanın içi bir kirlenmeyegörsün, ne yaparsan yap temizlenmiyor işte. O yüzden işte emin olmadıkça kimseye karşı kirletmemeli insan içini.

Eksildik birbirimizin hayatından. Şimdi iyi mi oldu? Peki bundan öncesine n'oldu? Yok mu oldu? ayrılığın zorluğu da işte bu zaten. Yaşadıkların, paylaştıkların kalıyor aklında, kalbinde. Ara ara çıkıyor meydana. Bende bir iç çekme ihtiyacı oluyor. Onda ne oluyor bilmem.

İnsanın dostundan ayrılması da zormuş. Sevgiliden ayrılmak gibiymiş. Ağırmış, insanın içini acıtırmış...

"zaman artık sensiz akıp gidiyor
senden habersiz, sessiz"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder