6 Mayıs 2010 Perşembe

işe dönüş telaşı

ilk aylarda akşam olmasına, günlerin geçmesine sevinirken zaman ne kadar da yavaş geçiyordu. sanki geçmiyordu. kahve falı bakarken adettir ya, tabak fincanın içine akıtılır. en son 1 damla asılı kalır. sallanır, sallanır, bir türlü damlayamaz fincana. işte sanki o damlanın içindeydik aylarca. o günlerde bu hissin daim olmayacağı, hatta iznim biterken günler bitmesin diye dua edeceğime emindim. işte o günler geldi. yani hızlı geçen günler. işe başlamak için geri saymaya başlayınca bitmesin istiyorum günler. ya da gün geçsin de, takvim ilerlemesin. off ne bileyim, bunları yazmamın ne anlamı varsa. sanki yazınca olacakmış gibi. "hmm, takvim ilerlemesin dedi, tamam o zaman 2 hafta günler geçsin ama ilerletmeyelim takvimleri"
gaz sıkıntılarımız hala var. bıraktığımda da olacak. artık kabullendim. bizimki böyle bir bebek. günler bu hafta şöyle ilerledi. anne olan kişi yani ben bir an "ya ben işe başlayınca ne giyeceğim?acaba eski kıyafetlerim bana oluyor mudur?" diye düşündü. eski kıyafetler ortaya çıktı. geçen sene bu ayları hamile olarak geçiren anne kişi 2 senedir giymediği yaz kreasyonlarını özlemişti. heveslendi. ne var ki hiçbir pantolon, gömlek ya da etek aynı özlemi taşımıyordu. anneyi reddettiler. anne hiçbirinin içine giremedi. daha doğrusu zorlayıp girdikleri oldu ama bünye nefessiz kalmaya başlayınca onları da kendi rızasıyla çıkardı.

hal böyle olunca alışveriş yapmaktan hiç de hoşlanmayan ben 2 gündür kendime işte giyecek birşeyler almaya çalışıyorum. ela'yı emzirip çıkıyorum. bakıcısı aktivite zamanını geçirtiyor, sonra uyutuyor ve uyanınca beni arıyor. eve dönüyorum ben de. kızımın keyfi fena görünmüyor aslında ama bende hafiften bir vicdan oldu dün akşam. hiç ilgilenmedim kızımla, 2-3 kıyafetin peşinden gittim, kızımı bıraktım diye. anlatmak istediğim bu duygu değil aslında. işe başladıktan sonra ne hissedeceğim? bu sorunun cevabını da bilir gibiyim de hislerimle nasıl başedeceğim bunu merak ediyorum. kendimi hep şu cümleyi kurarken buluyorum "sen ne ilk çalışan annesin ne de son. herkes nasıl yaptıysa sen de yapacaksın. bir düzen kuracaksın" inşallah diyorum tüm kalbimle....

kıyafet olayına gelince; bir kaç parça şey aldım. beni bir süre idare eder. ama işin kötüsü ayaklarım da büyümüş. canımı acıtıyor o güzelim ayakkabılarım. hiçbirinden ayrılmak istemiyorum. yeni almak da istemiyorum. aman neyse, bu olsun tek derdimiz :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder